Hem yazdıklarıyla edebi bağlamda hem de malikânesiyle mimari manada âdeta gotik kavramının beden bulmuş hâli sayabileceğimiz Horace Walpole, 1764’ten günümüze uzanan bir kültürün öncüsü.
Walpole’un birinci gotik roman olarak kabul edilen yapıtı Otranto Şatosu, aile, mülkiyet, soy üzere hususlara getirdiği yaklaşımla, kaygı edebiyatının temelindeki ögelerin nasıl oluştuğunu yansıtıyor.
Otranto Prensi Manfred, oğlu Conrad’ı evlendirecektir. Manfred’in evlilik merasimi konusundaki sabırsızlığı yakınlarının dikkatini çeker. Bu tez evliliği, Prens’in eski bir kehanetin gerçekleşmesinden korkmasına bağlarlar.
Bir kehanet…
Kehanete nazaran Otranto Şatosu, asıl sahibi oraya sığamayacak kadar büyüdüğünde mevcut ailenin elinden çıkacaktır. Bu kehanetin ne manaya geldiğini çözmek zordur. Merasim başlamak üzereyken herkes dehşet içinde bir görüntüye bakakalır. Conrad, dev bir miğferin altında ezilmiştir.